
Elimi Öpersen Çikolata Veririm
Bayramlar, geleneklerin yaşatıldığı ve kuşaklar arası bağların güçlendiği özel zamanlardır. Ancak bu özel günlerde, çocuklara yönelik iyi niyetle yapılan bazı davranışlar, onların kişisel alanlarına ve beden bütünlüklerine zarar verebilir. “Elimi öpersen çikolata veririm”, “Öpmeden gitmek yok”, “Sarılmazsan harçlık yok” gibi ifadeler, toplumumuzda yaygın şekilde kullanılan ama farkında olmadan çocuk üzerinde baskı oluşturan kalıplardır. Bu cümleler, fiziksel teması ödül veya zorunlulukla ilişkilendirir. Oysa bir çocuk için dokunulmak ya da dokunmak, sadece fiziki bir hareket değil, aynı zamanda duygusal bir deneyimdir.
Çocukların bedenleri üzerinde söz hakkı olması, onları sadece bu bayramda değil, ileriki yaşamlarında da daha güçlü, sınırlarını bilen ve koruyabilen bireyler yapar. Bir çocuğun istemediği bir temasa zorlanması, onun “hayır deme” becerisini zayıflatır ve bu durum daha büyük sınır ihlallerine karşı savunmasız kalmasına neden olabilir.
Peki ne yapabiliriz? Çocuğa, fiziksel temas konusunda alternatifler sunabiliriz. El sallamak, göz göze gelerek selam vermek ya da sadece “Bayramın kutlu olsun” demek gibi.
Ziyaret öncesi çocuğumuza nelerle karşılaşacağını anlatabilir, istemediği davranışlara karşı onu cesaretlendirebiliriz.
Yakınlarımıza, çocuğun bu konudaki kararlarına saygı duymamız gerektiğini nazikçe açıklayabiliriz.
Saygı, sadece yetişkinlerin değil, çocukların da en temel ihtiyacıdır. Bayramlar, sadece geçmişi yaşatmak değil, aynı zamanda geleceğe daha saygılı bireyler yetiştirmek için de fırsattır.